
Sallayınca
içerde kar yağıyormuş izlenimi veren bir küre gibiyim aslında. Tek başıma
olduğumda huzuru buluyorum, kendimle yüzleşip kararlarımı sorguluyorum. Kimse
sallamasın istiyorum bu küreyi, karmakarışık oluyorum. İlk buluşmadaki o
heyecandan biraz katıyorum fırtınalara, ilk öpüşmedeki gibi ayaklarım kesiliyor
yerden, bir anda kasvetli bir havada parçalı bulutlu oluyorum. Yağmaya
başlıyorum, küredeki kar gibi. Dilim açılıyor, döküyorum içimi. Kaybetme
korkusunun nasıl bir şey olduğunu unuttuğumu dile getiriyorum.
Baharda çiçek açan hanımelinin kokusunu unuttuğumu fark ediyorum. Yaz gecelerinde üzerimde ağırlığı olmayan, rahat bir tişörtle balkonda sabahladığım günleri unuttuğumu sanıyorum.
Sadece
bir şeyden eminim diyorum, bana bunları yazdıranın özlem olmadığını biliyorum
ya da bir kuyruk acısı yahut pişmanlık. Her şey zamanında güzeldi diyorum hep
kestirip atıyorum. Ben mutluyum halimden, üzerimden eksik olmayan sigara
kokusundan. Dışarı çıktığımda onca kalabalık arasında yalnızlığımdan. Benim
yalnızlığım daha kalabalık diyorum, küllükte duran sigara izmaritlerini
gösteriyorum. Her bir izmarite bir anımı paylaşıyorum. Bembeyaz filtreli her
bir sigaramı, beni dinledikten sonra sararmış olarak diğerlerinin arasına
gönderiyorum.
Tüm
cümlelerimde yalnızlıktan bahsediyorum, sanki dünyadaki bütün mesele buymuş
gibi. Ama kendimi alıkoyamıyorum, aklıma gelmiyor güneşli günler. İlkbaharı
unuttum ya da unutmak değil de benimkisi hatırlamak istemiyorum. Dönüp
bakıyorum arka sayfalara, önceden dinlediğim müziklere. Önceden müziklerin ritimlerine
dikkat ederken şimdi sadece sözlerine dikkat kesiliyorum. Her cümleyi uzun uzun
düşünüyorum, bu yalnızlık denen şey bana yarıyor. Kendimi avutmak için söylemiyorum bunları, düşünmek için yeterince
vaktim oluyor. Bundan güzel bir sebep daha bulamıyorum.
Ç.G
12.04.2015
Ç.G
12.04.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder